KEMALİST DEVRİM
  CHP
 

Cumhuriyet Halk Partisi

 

 

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi logosu

CHP amblemi

Bilgi

Genel Başkanı

Deniz Baykal

Genel Sekreteri

Önder Sav

Kuruluş tarihi

9 Eylül 1923

Kurucusu

Mustafa Kemal Atatürk

Siyasi görüşü

Atatürkçülük, Sosyal demokrasi,Demokratik Sol

Eski Genel Başkanları

Mustafa Kemal Atatürk
İsmet İnönü
Bülent Ecevit
Hikmet Çetin
Altan Öymen

Yeraldığı Hükümetler

1923-1950 Arası Cumhuriyet Hükümetleri
İnönü Hükümetleri
Ecevit Hükümetleri

Önceli

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

İnternet Sitesi

CHP.org.tr

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 9 Eylül 1923’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan ve ortanın solunda yer alan Türk siyasî partisidir. Çok partili düzene geçiş sürecinde tek parti iktidarını sürdüren ve Türkiye'nin en uzun süreli iktidar partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak da anılır.

"Halk Fırkası" adıyla kurulan partinin başına 1924'te "Cumhuriyet" sözcüğü eklenmiş, daha sonra 1935'teki 4. Kurultay'da bugünkü "Cumhuriyet Halk Partisi" adı benimsenmiştir.

12 Eylül Darbesi'nin ardından, o dönem Bülent Ecevit'in genel başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış; daha sonra 3821 sayılı yasaya dayanarak, kuruluşunun 69. yıl dönümünde 9 Eylül 1992 günü tekrar açılmıştır.

CHP'nin Kökleri

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kökleri Sivas Kongresi'ne dayanır. CHP’nin 1. Kurultayı olarak da kabul edilen, 4-11 Eylül 1919'da toplanan Sivas Kongresi'nde, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde işgale direnmek amacıyla kurulan müdafaa-i hukuk cemiyetleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (ARMHC) adı altında birleştirilmiştir. 23 Nisan 1920'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi ARMHC delegelerinden oluşmuş[kaynak belirtilmeli], ancak 1922'de meclis, Birinci Grup ve İkinci Grup adıyla iki gruba ayrılmıştır.[kaynak belirtilmeli]

Cumhurbaşkanı ve Fırka Başkanı Mustafa Kemal Paşa TIME Dergisi 24 Mart 1923

Millî Mücadelenin zaferinden sonra Mustafa Kemal önderliğindeki Birinci Grup, ülke çapında siyasi örgütlenmeye girişmiş ve 8 Nisan 1923'te yapılan seçimlere tek liste ile girerek biri dışında bütün milletvekilliklerini elde etmiştir. Grup ileri gelenleri 11 Eylül 1923'te Mustafa Kemal başkanlığında Halk Fırkası'nı oluşturmuştur.[kaynak belirtilmeli]

Halk Fırkası Doğuyor

Lozan Antlaşması'nın kabulü nedeniyle Mecliste baş gösteren yoğun tartışmalar üzerine Mustafa Kemal, 9 Eylül 1923'te 9 Umde adı verilen siyasî programı ilan etti ve iki gün sonra İçişleri Bakanlığı'na verilen bir dilekçeyle kendisine bağlı milletvekillerinden oluşan Halk Fırkası'nı kurdu. Parti kurucuları Refik Saydam, Celâl Bayar, Sabit Sağıroğlu, Münir Hüsrev Göle, Cemil Uybadın, Kazım Hüsnü, Saffet Arıkan, Zülfü Bey'di. Genel Sekreter Recep Peker'di.

29 Ekim 1923'te, HF üyesi olan 158 milletvekili Cumhuriyet'i ilan ederek Mustafa Kemal Paşa'yı cumhurbaşkanı seçti. Bu olay üzerine, Milli Mücadele'nin lider ve aydın kadrosunu oluşturan milletvekillerinin bazıları (Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Hüseyin Avni, Cafer Tayyar Eğilmez, Refet Bele, Bekir Sami, Hüseyin Cahit Yalçın), ülkenin "diktatörlüğe" yöneldiğini iddia ederek mecliste ayrı bir grup oluşturdular. 17 Kasım 1924'de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. Bu olaydan bir hafta önce Halk Fırkası'nın adı Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirildi. TCF'nin 5 Haziran 1925'te kapatılıp önde gelen üyelerinin idamından sonra, 1946 yılına kadar CHF/CHP TBMM seçimlerine tek parti olarak katıldı.

Mustafa Kemal Atatürk Dönemi 1923-1938

Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı Atatürk, cumhuriyetin 10.yılı kutlamalarında

Cumhuriyet idaresini kuran önemli reformların birçoğu 15 Ekim 1927'deki İkinci Parti Kurultayı’ndan önce gerçekleştirildi. İkinci Kurultay'da Gazi Mustafa Kemal Büyük Nutuk'unu okudu. Kurultayda kabul edilen Tüzükte CHF'nin cumhuriyetçi, halkçı, milliyetçi siyasi bir cemiyet olduğu, fırkanın değişmez Umumi Reisinin Gazi Mustafa Kemal olduğu yazıldı.[1] Başvekil İsmet İnönü Umumi Reis yardımcılığına atandı.

1929 Dünya ekonomik buhranının ardından Türkiye, devletçi ekonomik kalkınma politikasına başvurdu. Önemli yatırımların devlet eliyle yapılması kararlaştırıldı.

1930 yılında ekonomik krizin derinleşerek sürmesi ve toplumda ciddi huzursuzlukların baş göstermesi üzerine Mustafa Kemal, yakın arkadaşı olan Fethi Bey'i bir muhalefet partisi kurmakla görevlendirdi. 1930 yılı Ağustos ayı başında Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu. [2] İlk etapta CHF'den 15 milletvekili SCF'ye geçti. Yeni parti ülke çapında büyük heyecanla karşılandı. 5 Eylül'de yapılan İzmir Mitingi, Ege Bölgesinde rejime karşı genel bir ayaklanmaya dönüşme eğilimi gösterdi. Ekim ayında yapılan belediye seçimlerinde SCF'nin oy çoğunluğunu elde ettiği, ancak sandıklarda tahrifat yapılarak CHF'nin kazandırıldığı söylentisi yayıldı. Aralık ayındaki Menemen Hadisesi neticesinde SCF kendisini feshetti.[2]

SCF deneyinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra CHF'nin Tek Parti yönetimi kökleşti. 1931 yılından toplanan Üçüncü Kurultay'da tüzük yenilendi ve partinin programı belirlendi. Bu kurultayda, Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik, Devletçilik, Halkçılık ve İnkılapçılıktan oluşan "Altı ok" partinin ana programı olarak belirlendi.[3] Halkevleri adı altında CHF'ye bağlı bir taban örgütünün oluşturulmasına karar verildi.

1934 yılında Birinci Beş Yıllık Plan devreye sokuldu. Devlet eliyle ağır sanayinin kurulmasını öngören plan, büyük ölçüde Sovyet kredileriyle finanse edildi. Demiryolları yapımına önem verildi.

1935 yılı Mayıs ayında 384 milletvekili ve 160 il delegesi ile toplanan Dördüncü Kurultay'da partinin adı, Dil Devriminin getirdiği yeni anlayış uyarınca Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi.[4] Kemalizm sözcüğünün ilk defa parti programına girdiği[5] bu kurultaya damgasını vuran “devletçilik” oldu. “Kişinin yapamayacağı işleri devlet yapar” anlayışının yerine “özel girişimi kontrol etme” anlamı verilen devletçilik ilkesi hemen tepkisini doğurdu. Eskişehirli büyük toprak sahibi Emin Sazak, devletçiliğe eski anlamının geri verilmesini isteyecek ve Genel Sekreter Recep Peker, devletçiliğin en sert ifadelerini kullanacaktır.[6]

1936 Haziranında yayınlanan bir genelgeyle bütün illerde parti il başkanlığı valilikle birleştirildi ve içişleri bakanı resmen, parti genel sekreterliği sıfatını üstlendi. 1937 Şubatında yapılan anayasa değişikliğiyle, CHP'nin "altı oku" TC anayasasına resmen dahil edildi.[7] Böylece “Tek Parti”nin devletle özdeşleşmesi süreci tamamlanmış oldu.

Atatürk Döneminde Kurulan CHP Hükümetleri:

  • I. İnönü Hükümeti

(30.10.1923-06.03.1924)

  • II. İnönü Hükümeti

(06.03.1924-22.11.1924)

  • Okyar Hükümeti

(22.11.1924-03.03.1925)

  • III. İnönü Hükümeti

(03.03.1925-01.11.1927)

  • IV. İnönü Hükümeti

(01.11.1927-27.09.1930)

  • V. İnönü Hükümeti

(27.09.1930-04.05.1931)

  • VI. İnönü Hükümeti

(04.05.1931-01.03.1935)

  • VII. İnönü Hükümeti

(01.03.1935-01.11.1937)

  • I. Bayar Hükümeti

(01.11.1937-11.11.1938)

İsmet İnönü Dönemi 1938-1972

İsmet İnönü'nün CHP Genel Başkanı Seçilmesi

İsmet İnönü (19 Mayıs 1941 tarihli 'Time' dergisi kapağı

Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 Perşembe günü hayata veda etmesinden sonra TBMM 11 Kasım 1938 günü toplandı ve CHP Malatya milletvekili Mustafa İsmet İnönü toplantıya katılan 348 üyenin oybirliği ile Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Cumhurbaşkanı seçildi.[7] Cumhurbaşkanı İnönü hükümeti kurmakla Atatürk'ün son başbakanı Celâl Bayar'ı görevlendirdi. II. Bayar Hükümeti 11 Kasım 1938'de kuruldu ve bu hükümet 25 Ocak 1939'a kadar görev başında kalabildi. 26 Aralık 1938 günü ise devletin tek partisi idarecisi ve yönlendiricisi konumunda olan CHP ilk olağanüstü kurultayını yaptı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu kurultayda partinin "Değişmez Genel Başkanı" seçildi. Vefat eden Atatürk ise Ebedi Şef ilan edildi. Bu şekilde İnönü, Milli Şef oluyordu. Atatürk'ten sonra cumhuriyetin başına seçilen İnönü devletin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin de başına geçmişti. Haziran 1939'da yapılan V.Olağan Kurultay'da ise parti içinde muhalefet vazifesi yapacak olan Müstakil Grup kurulması kararı alındı.

II. Dünya Savaşı yılları CHP

İsmet İnönü, cumhurbaşkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olduktan sonra 1939 yılında seçimler yenilendi. TBMM yeni dönem çalışmalarına Mart ayında başladı. 1 Eylül 1939'da Almanya, Polonya'ya ya saldırdı ve II. Dünya Savaşı başladı. Avrupa’da Hitler Almanya’sı, Mussolini İtalya’sı ile birlikte istilaya başlamıştı.Uzak Doğu'da da Japonya bu gruba katılmıştı. Savaşın diğer tarafında ise Fransa ve İngiltere bulunuyordu. Hitler'in güçlü ordusu kısa zamanda Avrupa'yı istila etti. Mussolini kendisine Afrika'yı hedef almıştı. ABD olayları uzaktan izliyordu. Ancak Japonlar 7 Aralık 1941'de ABD'nin Pearl Harbor üssüne saldırınca Birleşik Devletler Almanya, İtalya ve Japonya'ya savaş açtı. Bu arada Almanya SSCB'ye saldırdı. Dünya adeta bir cehenneme dönmüştü. Ancak bu cehennemin ortasında, İnönü'nün deyimiyle Yangınlar içinde inleyen Asya ve Avrupa kıtalarının bitişik noktasında sessizlik yurdu aziz vatanımızdı. Türkiye Milli Şef İnönü yönetiminde savaşın dışında durmayı başardı. Son derece başarılı bir dış politika ile Türkiye bu büyük yangının dışında kaldı. Ancak savaş Türkiye'yi iktisadi yönden sıkıntıya soktu. Birçok temel madde bile karneye bağlandı. Milli Korunma Kanunu ve Varlık Vergisi halkın üzerindeki yükü iyice ağırlaştırdı. Türk Ordusu her türlü tehlikeye karşı ayakta tutuldu. Dönemin en olumlu görülen olayı ise Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel öncülüğünde açılan Köy Enstitüleri idi. Kemalizm İdeali'nin dayanak noktası olan köylü aydınlanması açısından bu kurumlar çok önemli görevler yaptı.

II. Dünya Savaşı Yıllarında Kurulan CHP hükümetleri:

  • I. Saydam Hükümeti--Refik Saydam

(25.01.1939-03.04.1939)

  • II. Saydam Hükümeti--Refik Saydam

(03.04.1939-09.07.1942)

  • I. Saraçoğlu Hükümeti--Şükrü Saraçoğlu

(09.07.1942-09.03.1943)

  • II. Saraçoğlu Hükümeti--Şükrü Saraçoğlu

(09.03.1943-07.08.1946)

II. Dünya Savaşı 1945'te sona erdiğinde demokrasiler kayıtsız şartsız galip gelmişlerdi. Diğer tarafta bir başka galip ise hemen yanı başımızdaki Sovyet Rusya olarak belirmişti. Dünya adeta iki kutba ayrılmıştı ve Türkiye'de bunlardan biri içersinde yer almalıydı.

CHP'nin Demokrasiye Yol Vermesi

29 Mayıs 1945 günü TBMM Şükrü Saraçoğlu Hükümeti’nin güven oylamasını yaptı ve neticeler sonunda 7 kişinin hükümete güvensizlik oyu verdiği görüldü. Bu isimler; Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan, Emin Sazak, Hikmet Bayur, ve Recep Peker'di.[8]

Milli Şef İsmet İnönü

Savaşı demokrasilerin kazanması da Türkiye'nin bu yönde bir siyasete mecbur olduğunu göstermekteydi. Özellikle 1945 Mart ayında Sovyet Rusya'nın 1925'te Türkiye ile imzaladığı dostluk ve saldırmazlık anlaşmasını yenilemeyeceğini açıklaması ve yeni anlaşma şartlarında boğazlar üzerinde SSCB'nin hak iddia etmesi Türkiye'yi ABD'ye yakınlaştırdı. Ancak bu yakınlaşma için Türkiye çok partili demokratik yapıya geçmeliydi. TBMM'deki bu ilk muhalefet ve Milli Şef'in 19 Mayıs 1945 günkü söylevi çok partili yaşamı müjdeliyordu. Bu küçük kıvılcımın dört ismi Celâl Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü 7 Haziran 1945 günü Dörtlü Takrir adlı önergeyi CHP Grup Başkanlığı'na sundular. Dörtlü Takrire göre parti içinde özgür bir tartışma ortamının yaratılmasını istiyorlardı. O günlerde de TBMM Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu nu görüşmekteydi. Kanunun özellikle 17. maddesi çok büyük tartışmalara neden oldu ve maddeye muhalefetin başında ise Aydın milletvekili Adnan Menderes geliyordu. Söz konusu madde büyük toprak sahiplerinin topraklarını sınırlandırıyor ve büyük bir kısmının toprak sahibi olmayan köylülere tahsis edilmesini öngörüyordu. Adnan Menderes de bir toprak ağası olduğu için şiddetle muhalefetteydi. Ancak bu muhalefete rağmen kanun 11 Haziran 1945'te kabul edildi. Hemen ertesi gün Milli Şef İsmet İnönü Dörtlü Takrir'i CHP Grubuna reddettirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Grubu Dörtlü Takrir i reddedince takrirde imzaları bulunan Adnan Menderes ve Fuat Köprülü Vatan Gazetesi'nde muhalif yazılar yazmaya başladılar. CHP bu davranışı etik bulmayarak bu iki ismi 21 Eylül 1945'te partiden ihraç etti. Bu karara tepki gösteren Celâl Bayar 28 Eylül günü milletvekilliğinden istifa etti. İsmet İnönü 1 Kasım 1945 günü yaptığı konuşmada ülkenin tek eksiğinin iktidar partisi karşısında bir muhalefet partisi bulunmaması olduğunu söyledi ve muhalif isimlere parti kurmaları için yolu açtı. Bunun üzerine Celâl Bayar 1 Aralık'ta parti kuracaklarını açıkladı ve 3 Aralık günü CHP'den de istifa etti.

Nihayet 7 Ocak 1946'da Celâl Bayar genel başkanlığında Demokrat Parti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yepyeni bir devir açılmıştı. Devleti kuran CHP demokrasiyi de tesis etmeye kararlıydı.

1946 Seçimleri ve Çok Partili Yaşamın Yerleşmesi

Genel Sekreter Recep Peker

DP kurulduktan sonra CHP bazı uygulamalara son verdi. 10 Mayıs 1946'da toplanan II. Olağanüstü Kurultay'da İsmet İnönü Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan unvanlarını üzerinden attı. Tek dereceli çoğunluk esasına dayanan seçim kanunu kabul edildi. Bazı vergiler kaldırıldı. Sendikalaşmaya izin verildi. Sınıfsal partilerin kurulması serbest bırakıldı. CHP her ne kadar demokratikleşmek için çaba gösterse de yine de iktidarı bırakmak niyetinde değildi. Bu sebeple 1947'de yapılması gereken seçimleri 21 Temmuz 1946 gününe aldı. Böylece henüz teşkilatlanmasını tamamlayamayan DP karşısında iktidar ve zaman kazanılacaktı. Seçimler yargı denetiminde yapılmıyordu. Oylar açıkta verilip gizli sayılıyordu. CHP seçimleri %70 çoğunlukla kazandı (CHP:396, DP:61, BĞM:7). Seçimlerde hile yapıldığı iddiaları ortaya atıldı.

Yeni dönemde Recep Peker başbakan olarak atandı. Peker Hükümeti ilk iş olarak 7 Eylül 1946'da 7 Eylül Kararlarını aldı. Bu kararlara göre 1 ABD doları 1.40 TL'den 2.80 liraya düşürüldü. Özellikle başbakan Peker'in sert tavrı nedeniyle CHP-DP arasındaki ipler gitgide gerilmekteydi. Karşılıklı tartışmalar sonucu DP meclisi terk etmeye kadar gitmişti. Demokratlar talepleri kabul olunmazsa TBMM'ni boykot etmekten söz ediyorlardı. Sine-i Millet sesleri yükselmekteydi. İktidar ve muhalefet arsındaki gerilimi yumuşatma işi devletin başı İsmet İnönü'ye düşüyordu. İnönü hem başbakanı Peker'i hem de Demokratların lideri Bayar'ı dinledi. Sonunda İnönü 12 Temmuz Beyannamesini yayınladı (12 Temmuz 1947) ve ilişkileri yumuşatmayı başardı. Ancak başbakan Peker uzlaşmak yanlısı değildi. Bunun üzerine İnönü CHP içinde Peker'e karşı bir muhalefet başlattı. Muhalif ekibin başını Nihat Erim çekiyordu. Peker Hükümeti ayrılmak zorunda kaldı ve yeni hükümeti Hasan Saka 8 Eylül 1947'de kurdu. Saka belki Peker gibi sert değildi ama Demokratların umduğu yenilikleri yapacak konumda da değildi. Bu arada 1948 yılında DP içinde de bir ayrışma yaşandı. Başlarında Mareşal Fevzi Çakmak, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan, Kenan Öner ve Hikmet Bayur'un olduğu grup DP'den ayrılarak 20 Temmuz 1948'de Millet Partisi'ni kurdu. 1948'de yeni bir seçim yasası çıkarıldı. Yasa, yargı denetimini içermiyordu. DP tepki olarak ara ve yerel seçimleri boykot etti. 15 Ocak 1949'da Saka istifa etti. Yerine medrese tahsili görmüş ve İslamcı akımlar içinde bulunan Şemsettin Günaltay başbakan oldu. Yeni hükümetin ilk uygulamaları da din alanında oldu. İlkokullara seçimlik din dersi konuldu. İlahiyat Fakülteleri açılmasına karar verildi. 20 Haziran 1949'da DP II. Kongresi yapıldı ve parti bu kongrede seçimlere hile karıştırılmaması istemiyle Milli Teminat Andını kabul etti. CHP bu karara Milli Husumet Andı adını verdi. Şubat 1950'de yeni bir seçim yasası getirildi. Yasa yargı denetimini de kabul ediyordu. Ancak nispi temsil yerine çoğunluk ilkesi esasında devam edilmişti. Bu CHP için gelecek 3 genel seçimde de çok büyük zarara neden olacaktı.

Bu dönemin Başbakanları şu isimlerdir:

  • Peker Hükümeti--Recep Peker

(07.08.1946-10.09.1947)

  • I. Saka Hükümeti--Hasan Saka

(10.09.1947-10.06.1948)

  • II. Saka Hükümeti--Hasan Saka

(10.06.1948-16.01.1949)

  • Günaltay Hükümeti--Şemsettin Günaltay

(16.01.1949-22.05.1950)

1950 Genel Seçimleri

Ana madde: 1950 Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Genel Seçimleri

14 Mayıs 1950 günü Türkiye tarihinde yepyeni bir devir başlıyordu. 1946'da kurulan DP yapılan genel seçimlerde büyük bir çoğunlukla iktidarı CHP'den aldı. Demokratlar yurt genelinde %53 oy almıştı. CHP'nin oyları %39'u buluyordu. Oy oranları açısından çok büyük bir hezimet yoktu belki ama mevcut çoğunluk sistemi nedeniyle sandalye dağılımı oldukça dengesizdi. DP'nin kazandığı 408 sandalyeye karşı CHP ancak 69 sandalye kazanabildi. 27 sene boyunca ülkeyi tek başına idare eden CHP serbest seçim yoluyla iktidarı DP'ye teslim ediyordu. Atatürk'ten sonra 11,5 yıldır cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü artık muhalefet lideriydi. Sonucu CHP'nin yayın organı Ulus Gazetesi özetledi: CHP İktidarı Devrediyor.

16 Mayıs 1950 tarihli Ulus Gazetesi

Yeni TBMM 22 Mayıs'ta açıldı. Meclis başkanlığına DP kurucularından Refik Koraltan seçildi. Demokratlar cumhurbaşkanlığına Genel Başkanları Celâl Bayar'ı seçtiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk ve İnönü'den sonra III. cumhurbaşkanı seçilen Bayar hükümeti kurmakla Aydın milletvekili Adnan Menderes'i görevlendirdi. CHP için yeni bir dönem başlamıştı. Demokrasi kurulmuştu.

29 Haziran 1950'de gerçekleştirilen CHP 8. Kurultayında daha önceki kurultayda parti meclisine bırakılmış olan genel sekreter seçimi yetkisi kurultay delegelerine bırakılmış, parti meclisi üye sayısı da hepsi kurultay tarafından seçilen 30 üyeye indirilmiştir. Yapılan seçimler sonunda İsmet İnönü Genel Başkan, Kasım Gülek ise Genel Sekreter seçilmiştir. Eylül 1951 araseçimlerinde DP 20 milletvekilliğinin 18'ini kazandı.

26 Kasım 1951'de toplanan 9. Kurultay'da İsmet İnönü yeniden Genel Başkanlığa, 'çarıklı politikacı' lakabıyla anılan Kasım Gülek de Genel Sekreterliğe seçildi. 18 Şubat 1952’de TBMM NATO'ya girişi onayladı. 1953'te CHP parti malları hazineye devredildi. Bu karara karşı CHP lideri İsmet İnönü TBMM'de Demokratlara şöyle seslendi: Işıktan korkuyorsunuz.

22 Haziran 1953’te toplanan 10. Kurultay'da parti programında ilk kez "Hukuk Devleti" kavramına yer verildi, iki meclisli bir sisteme geçilmesi, Anayasa Mahkemesi'nin kurulması, seçim güvenliği, yargıç bağımsızlığı, sendika ve meslek örgütleri kurma özgürlüğü, işçilere grev hakkı gibi görüşler programa girdi. Kurultay sonunda yapılan seçimlerde İnönü tekrar Genel Başkanlığa, Kasım Gülek de 860 delegeden 709'unun oyunu alarak Genel Sekreterliğe seçilmiştir.

1954 Seçimleri CHP'nin Büyük Yenilgisi

2 Mayıs 1954 seçimlerinde CHP çok büyük bir yenilgiye uğradı. Ertesi gün çıkan gazeteler Demokratların seçimleri çok büyük çoğunlukla kazandığı bildirilmekteydi. Öyle ki DP tüm yurtta oyların %57,5'ini alarak (bu oy oranını şimdiye kadar hiçbir parti yakalayamamıştır) 490 milletvekilliği kazanırken CHP %35 oy alıyor ve 31 milletvekili kazanıyordu. TBMM deki ezici DP üstünlüğü iyice artmıştı. TBMM'nin yeni döneminde Celâl Bayar tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Hükümeti tekrar Adnan Menderes kurdu.

1954 yenilgisi partiyi karıştırdı. 26 Temmuz'daki 11.Kurultay'da Tüzük Komisyonu, Genel Başkan ve Genel Sekreter ile 30 kişilik parti meclisinin kurultayca seçilmesini, Parti Meclisinden seçilecek 5 üye ile Genel Sekreterin seçeceği 2 Genel Sekreter Yardımcısının Merkez Yürütme Kurulu'nu oluşturmasını kararlaştırdı. Tüzük Komisyonunun raporu kurultay kararı ile kabul edildi. Kurultay, İnönü'yü Genel Başkanlığa, Gülek'i de Genel Sekreterliğe yeniden seçti.

21 Mayıs 1956'da 12.Kurultay yapıldı. Bu Kurultayda İsmet İnönü, 1021 delegenin 1020'sinin oyunu alarak tekrar Genel Başkan, Kasım Gülek de 972 oydan 880'ini alarak tekrar Genel Sekreter seçildi.

DP iktidarı 1954 seçimlerinden sonra ülkede beklenen başarılı çalışmaları yapamadı. Ekonomi gitgide daha fazla darboğaza giriyordu. Dış borçlar ülkenin sırtına yeni yükler bindiriyordu.

9 Eylül 1957'de yapılan 13. Kurultay, Demokrat Parti (DP) iktidarının artan baskılarına karşı, muhalefet ile işbirliği yapılmasının kararlaştırıldığı kongre oldu. 9 Eylül Kurultayı'nda üç muhalefet partisinin işbirliği kabul edildi. Parti Meclisi'ne, Genel Yönetim Kurulu'na işbirliği konusunda tam yetki verildi. Kongreye, muhalefetteki Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi temsilcileri de katıldılar. Yapılan seçimlerde İnönü 920 oy alarak Genel Başkanlığa, Gülek de 837 oy alarak Genel Sekreterliğe tekrar seçildiler. Ancak DP İktidarı seçimler öncesinde çıkardığı bir kanunla seçim işbirliği yapılmasını engelledi.

1957 Seçimleri CHP Yeniden Yükselişte

27 Ekim 1957 CHP için önemli bir dönüm noktasıdır. Genel seçim sonuçlarına göre DP %47,9 oyla 424 CHP ise %41,1 oy oranıyla 178 milletvekilliği kazanmıştı. Demokratlar ilk defa halkın mutlak çoğunluğundan az oyla iktidardaydı. CHP tam 18 ilde tam liste halinde seçimleri kazandı. Bazı illerde CHP oyları diğer küçük partilerle birleştiğinde DP önemli farkla geride kalıyordu. Ancak ittifaklara izin verilmemesi ve çoğunluk sistemi sandalye dağılımında adaletsizliğe neden oluyordu. Yine 31 milletvekilinden 6 katına çıkarak 178 milletvekilliği kazanmak ve %35 olan oy oranını %41'e yükseltmek 1957 seçimlerinde CHP'nin önemli bir başarısı olmuştur. 1957 seçimleri Halkın DP'ye karşı en ciddi uyarısı olmuştur.

1957 seçimlerinden sonra ülkede yaşanan sosyal ve ekonomik gelişmeler karşısında, CHP'de hızlı bir çalışma dönemine girildi, parti politikalarında önemli değişimler yaşandı.

12 Ocak 1959'da başlayan 14. Kurultay da , "iktidara yürüyen parti" havasında gerçekleştirildi ve "düzen değişikliği programı" niteliğindeki "İlk Hedefler Bildirisi" kabul edildi. Bildirgeye göre demokratik kurumların kurulması ve hukuk devleti öngörülüyordu. Ayrıca işçi haklarından da söz edilmekteydi. Kurultay'da Parti Meclisi üye sayısı 30'dan 40'a çıkarıldı, Merkez Yönetim Kurulu üye sayısı da Genel Sekreter ile beraber 11'e yükseltildi. Parti Meclisi'ne gerektiğinde Genel Sekreteri üçte iki çoğunlukla değiştirme ve yeni Genel Sekreter seçmek üzere kurultayı toplantıya çağırma yetkisi verildi. İnönü ve Gülek, tekrar Genel Başkanlığa ve Genel Sekreterliğe seçildiler.

28 Eylül 1959'da Kasım Gülek Genel Sekreterlikten istifa etmiş, yerine İsmail Rüştü Aksal Genel Sekreter olmuştur.

CHP'liler 1959 bahar aylarında Batı Anadolu illerini kapsayan ve Büyük Taarruz adı verilen bir seçim kampanyası başlattılar. Ülke ise büyük bir gerginlik içindeydi. Bu geziler sırasında İnönü, Uşak’ta taşlı saldırıya uğradı. Devlet güçleri olaya müdahale etmediler. Siyasette CHP-DP kavgası gitgide su üstüne çıkıyordu. 1960 yılı başlarında basına uygulanan sansür de artmıştı. CHP'nin yayın organı Ulus Gazetesi kapatılmıştı. 2 Nisan 1960'ta Kayseri'ye giden İnönü'nün treni durduruldu. İsmet Paşa kurulan barikatları elleriyle yararak şehre ulaştı ve kendisini Kayseri'de 50 bin kişi karşıladı. 1960 yılının Nisan ayında DP Meclis Tahkikat Encümeni'ni kurdu. 18 Nisan günü CHP Önderi İsmet İnönü, TBMM'de Tahkikat Komisyonu hakkında tarihi bir konuşma yaptı ve Demokratlara bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam dedi. İsmet Paşa'nın bu sözlerine tepki olarak CHP lideri 12 oturum TBMM toplantılarından uzaklaştırıldı. Bunun üzerine tepki gösteren CHP Grubu meclisten polis zoruyla uzaklaştırıldı. 28-30 Nisan’da, İstanbul ve Ankara'da hükümete karşı öğrenci olayları yapıldı. Ölenler oldu. İki kentte de sıkıyönetim ilan edildi. Menderes olaylardan CHP'yi ve İnönü'yü sorumlu tuttu. 3 Mayıs'ta Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel hükümeti bir mektupla uyardı.

27 Mayıs ve sonraki yıllar

Ana madde: 27 Mayıs Askeri Müdahalesi

27 Mayıs 1960 günü Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koydu. Anayasa feshedildi. Devlet Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık görevlerini Org. Cemal Gürsel üzerine aldı. Gürsel Millî Birlik Komitesi ile ülkenin tek hakimi olmuştu. Yeni anayasa hazırlanması ve siyasi yapıların kurulması için çalışmalar başladı. Başta Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes olmak üzere DP'liler tutuklandı. Demokrat Parti kapatıldı. Yeni anayasa hazırlanması için kurulan Kurucu Meclise CHP lideri İsmet İnönü de seçildi. Cumhuriyet Halk Partisi devrimden sonra bütün gücüyle yeni anayasanın hazırlanmasına çalıştı ve bir an önce demokratik düzene geçilmesini savundu. Şubat 1961'de yeni partiler kurulmasına müsaade edildi.

Millî Birlik Komitesi üyeleri

9 Temmuz 1961'de referanduma sunulan 1961 Anayasası halkın %65'inin oyuyla yürürlüğe girdi. Yeni anayasa ile TBMM iki meclise ayrılıyordu. Bir yanda üyeleri nispi sitemli seçimle seçilen 450 üyeli Millet Meclisi diğer yanda ise 150 üyeden oluşan ve üyeleri 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış ve çoğunluk sistemi ile seçilmiş olan Cumhuriyet Senatosu. Cumhurbaşkanlığı tarafsız hale getirildi ve görev süresi 7 yılla sınırlandırıldı. TBMM kararlarını denetlemek için Anayasa Mahkemesi kuruldu. Böylece Hukuk devleti kavramı öne çıkarılmış oldu. Temel Hak ve Özgürlükler arttırıldı. Öyle ki, 1961 Anayasası bugün dahi dünyanın en özgürlükçü anayasası olarak anılmaktadır.

CHP seçim çalışmalarını sürdürürken partide Kasım Gülek hizbi ortaya çıktı. 24 Ağustos 1961'de yapılan 15. Kurultayında İnönü tekrar Genel Başkan seçildi. Genel Sekreterliğe ise İsmail Rüştü Aksal getirildi.

Yassıada'da yargılanan Demokrat Partililer için 1961 yılı Ağustos ayında karar verildi ve 15 kişi idam cezasına çarptırıldı. Milli Birlik Komitesi bu cezaların üç tanesini onayladı ve 16 Eylül 1961 günü DP dönemi Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. Ertesi gün de Başbakan Adnan Menderes idam edildi.

Genel seçimlere bu ağır hava ile gidildi. 15 Ekim 1961 günü yapılan seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi beklenen başarıyı elde edemedi. CHP milletvekili seçimlerinde %36,7 oy alarak 173 milletvekilliği elde etti. Kapatılan DP'nin ardılı olarak kurulan Adalet Partisi ise %34,8 oyla 158 milletvekilliği almıştı. Yeni Türkiye Partisi 65, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ise 54 milletvekili çıkardı. Cumhuriyet Senatosu'nda ise üyelikler şu şekilde dağılmıştı: CHP 36, AP 71, YTP 27, CKMP 16 senatör çıkardılar.

CHP Genel Başkanı İnönü oy kullanırken

Hiçbir parti hükümet olmak için salt çoğunluğu yakalayamamıştı ve Türkiye tarihinde ilk defa koalisyona gidilecekti. Seçmen 27 Mayıs İhtilali'nin ve idamların faturasını CHP'ye kesmişti. Örgüt seçim neticelerinden hoşnut değildi. Bu nedenle koalisyon çalışmalarına girilmeyerek muhalefette kalınması istenmekteydi. Bütün bu tartışmalar arasında 25 Ekim 1961 günü TBMM açıldı. Ertesi gün 27 Mayıs İhtilali'nin lideri Cemal Gürsel son derece güç şartlarla ve özverilerle IV. Cumhurbaşkanlığına seçildi. Seçim son derece zor şartlar altında yapıldı. Çünkü sandıktan çıkan sonuçla Gürsel'in seçilmesi zor görünüyordu. Hatta bu yüzden Silahlı Kuvvetler yönetime bir defa daha el koyma niyetine girdi ancak TBMM sağduyulu davrandı ve Gürsel Çankaya'ya çıktı. Başbakanlık görevi de 10 Kasım 1961 günü CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'ye verildi. İnönü 20 Kasım 1961'de Adalet Partisi ile cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümetini kurdu.

22 Şubat 1962 günü Albay Talat Aydemir'in başında bulunduğu cunta yönetime el koymaya kalkıştı. Kara Harp Okulu öğrencileri harekete geçirildi. Ankara karışmıştı. Olay büyük tecrübe sahibi olan Başbakan İnönü tarafından bastırıldı. Ancak ilk koalisyon daha fazla hükümette kalamadı. Özellikle siyasi af konusunda işler çıkmaza girince Başbakan İnönü 30 Mayıs 1962'de istifa etti. Hükümeti kurma görevi tekrar kendisine verildi. İsmet İnönü 25 Haziran 1962'de YTP, CKMP ve bağımsızlarla II. Koalisyon Hükümeti’ni kurdu.

14 Aralık 1962'deki 16. Kurultay Genel Merkezciler, Gülek-Erim kanadı, üçüncü dünyacılar tartışmalarına sahne oldu. İhraçlar, istifalar partiyi zayıflattı. Kasım Gülek, Nihat Erim ve Avni Doğan bir yıl süreyle partiden ihraç edildi. 1963 Mayıs ayında Talat Aydemir'in II. darbe girişimi de başarıyla bastırıldı.

16 Kasım 1963 ara seçimlerini AP kazandı. Aynı gün yapılan yerel seçimlerde AP %45,4, CHP ise %36,2 oranında oy aldı. Başbakan İnönü yurtdışında bulunduğu sırada YTP hükümetten çekildi. Hemen ertesi gün de CKMP hükümetten çekildiğini açıkladı. II. Koalisyon da çökmüştü. 2 Aralık'ta İnönü istifa etti. AP lideri Ragıp Gümüşpala hükümeti kuramadı, 10. İnönü Hükümeti 25 Aralık'ta kuruldu. Bu defa CHP bağımsızlarla birlikteydi.

Kıbrıs'ta işler karışmıştı. Türklere karşı saldırılar başlamıştı. Bunun üzerine Türk jetleri 24 Aralık 1963'te Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşu yaptılar. 16 Mart'ta TBMM hükümete Kıbrıs'a müdahale için yetki verdi ancak Haziran ayında ABD Başkanı Johnson'ın adıyla anılan ünlü Johnson mektubu ile bu girşim engelledi, Türkiye Kıbrıs'a müdahale edemedi.

İsmet İnönü'nün kurduğu II. Hükümet 1965 yılı 13 Şubat günü bütçe görüşmelerinde sona erdi. Hükümetin bütçesi reddedilmişti. Başbakan İnönü istifa etti. CHP dışındaki sağ partiler birleşerek seçimlere kadar sürecek bir hükümet kurdular.

İsmet İnönü'nün Kurduğu Üç hükümet:

  • VIII. İnönü Hükümeti (20.11.1961-25.06.1962)
  • IX. İnönü Hükümeti (25.06.1962-25.12.1963)
  • X. İnönü Hükümeti (25.12.1963-20.02.1965)

CHP Ortanın Solunda

Seçimlere gidilirken Cumhuriyet Halk Partisi kendisine bir kimlik belirlemeliydi. CHP siyasi yelpazenin neresinde duracaktı? Yeni bir ses yeni bir politika gerekliydi. Örgütün ve partinin buna ihtiyacı vardı. Bu yeni ses 1965 yılı ortalarında Genel Başkan İnönü'den geldi: CHP ortanın solundadır CHP bu şekilde hem soldaki Türkiye İşçi Partisi'ne tabandan gidecek oyları engellemek hem de yeni gidişatını belirlemek amacındaydı.

Ancak CHP'nin büyük rakibi AP bu sloganı seçimlere gidilirken tam ters yönde kullandı ve CHP'yi sosyalizme kaymakla suçladı. 1964 yılında AP'nin başına geçen Süleyman Demirel meydanlarda "Ortanın Solu Moskova Yolu" diyerek CHP'yi yerden yere vurdu. Ayrıca seçimler öncesinde CHP'nin girişimiyle seçim kanunu değiştirildi ve Millî Bakiye Usulü getirildi. Bu, küçük partilerin lehine bir gelişmeydi. AP kanuna muhalefet etti (1969 yılında AP bu kanunu kaldırmıştır).

10 Ekim 1965 günü yapılan genel seçimlerden AP zaferle ayrıldı. Türkiye genelinde AP %52,8 oyla 240 milletvekilliği kazanırken CHP %28,7 oyla ancak 134 milletvekili kazanabilmişti. Adalet Partisi tek başına iktidara gelmiş CHP ise çok büyük oy kaybıyla ana muhalefette kalmıştı (MP:31,YTP:19,TİP:14,CKMP:11,BĞM:1).

Partide yeni bir isim parlamıştı. Bu isim 1961-1965 arası kurulan üç İnönü Hükümeti'nin de Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit’ti. 24 Ekim 1966 18. Kurultay’da Bülent Ecevit genel sekreter seçildi. Ecevit Ortanın Solu politikasını benimsemişti özellilikle Çalışma Bakanlığı döneminde işçilerle çok iyi ilişkiler kurmuştu. 28 Nisan 1967 olağanüstü kurultayında partiden kopmalar başladı. Turhan Feyzioğlu'nun başını çektiği Orta Sağdaki 48'ler grubu partiden ayrıldı. 48'ler daha sonra Güven Partisi'ni kurdu. 18 Ekim 1968'de 19. Kurultay toplandı. İnönü-Ecevit listesi seçimleri kazandı. Ecevit gitgide partinin hakimi olmaktaydı. 12 Ekim 1969 seçimlerinde CHP beklediğini bulamadı. İktidardaki AP %46,5 oy alarak 256 milletvekilliği kazandı ve tek başına iktidarını sürdürdü. Buna karşın CHP %27,3’le 143 milletvekili kazanabilmişti. Şurası dikkati çeker ki CHP'den kopma olmasına karşılık parti yine de çok fazla oy kaybı yaşamamıştır (GP:15,BĞM:13,BP:8,MP:6,YTP:6,TİP:2,MHP:1).

AP tekrar büyük çoğunlukla iktidardaydı. Ancak fazla kalamayacaktı. 12 Mart 1971 günü Türk Silahlı Kuvvetleri hükümeti bir muhtırayla uyardı ve Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Yeni hükümeti eski CHP'li Nihat Erim kuruyordu ve Ecevit CHP'nin bu hükümette yer almamasını desteklemesini istiyordu. İsmet İnönü muhtıraya karşı ılımlı bir tavır içine girince ve hükümete destek vereceğini belirtince Genel Sekreter Bülent Ecevit istifa etti. Yerine Şeref Bakşık geçti. Ancak Ecevit'in bu muhalefeti onu toplumda büyük prestij sahibi yapmıştı, partide de oldukça güçlenmişti. İnönü Haziran 1972'deki olağan kurultay öncesinde 5 Mayıs 1972'de V. Olağanüstü Kurultay’ı toplama kararı aldı. Maksadı il ve ilçe kongrelerini birer birer kazanan Ecevit'i Kurultay’da yenmekti. 5 Mayıs günü oldu. Türkiye çok gergindi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın hakkında verilen ölüm cezalarının infaz edileceği beklenmekteydi. THY'nin bir uçağı Sofya'ya kaçırılmıştı. Gerilim Genel Başkan İsmet Paşa'ya da yansıdı. İnönü kalp krizi geçirmişti. Kurultay bir gün sonrasına ertelendi. 6 Mayıs 1972 günü Genel Başkan İsmet İnönü ve Bülent Ecevit karşı karşıya geldi. İnönü açılış konuşmasında açık konuşarak Ya ben ya Bülent dedi ve kararı partiye bıraktı. Ecevit de taviz vermez şekilde cevap verince oylama beklenmeye başladı. 7 Mayıs günü yapılan oylama sonucunda Ecevit'in parti meclisi listesi 709 oyla güvenoyu aldı. İnönü 507 oyda kalmıştı. Sonuç açıktı; CHP'de İnönü devri kapanmıştı. 33 yıldır Genel Başkan olarak CHP'yi yöneten İsmet İnönü 8 Mayıs 1972'de genel başkanlıktan istifa etti. 14 Mayıs 1972 günü yapılan genel başkanlık seçimi özel kurultayında 51 il başkanının adayı Bülent Ecevit 913 delegeden 828'inin oyuyla Atatürk ve İnönü'den sonra CHP'nin III. Genel Başkanı seçildi.[9]

Bülent Ecevit Dönemi 1972-1980

Şef Partisinden Halk Partisine

30 Haziran 1972'de toplanan 21. Olağan Kurultay’da partideki büyük iktidar değişiminin bir sonucu olarak, CHP Tüzüğünün 35 maddesi birden değiştirildi. Kurultay, Genel Başkanlıktan istifa eden İsmet İnönü'nün CHP Kurultayına son katılımına sahne oldu. Bülent Ecevit, 1085 delegeden 1032'sinin oyunu alarak tekrar Genel Başkanlığa seçildi.

Ecevit, asker destekli Melen hükümetine 5 bakan vererek destek oldu. Ancak 5 Kasım'da Melen'le anlaşamayarak bakanları çekti. 6 Kasım'da İsmet İnönü partiden ve milletvekilliğinden istifa etti. İnönü, anayasanın eski cumhurbaşkanlarına verdiği Tabii Senatör olma hakkını kullanarak TBMM'de tabii senatör olarak çalışmalarına devam etti. 28 Mart 1973'de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın görev süresi bitti. Org. Faruk Gürler'i seçtirmek isteyen demokrasi dışı güçlere karşı CHP ile AP işbirliği yaptı. 6 Nisan 1973'te Fahri Korutürk cumhurbaşkanı seçildi.

 


 
  Bugün 9 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol